BİZİ @endobilgi ADRESİNDEN İNSTAGRAMDA TAKİP EDEBİLİRSİNİZ
BİZİ @endobilgi ADRESİNDEN İNSTAGRAMDA TAKİP EDEBİLİRSİNİZ
Bağışıklık sisteminin yanlış kodlama sonucu kendi tiroid bezini yabancı olarak algılayıp ona saldırmasıdır. 1912 yılında bu hastalığı ilk tanımlayan Japon doktor Haruka Hashimoto’nun adıyla bilinmektedir.
Tiroid bezinin içindeki hormon üretiminin yapıldığı kesecikler, iltihap hücreleri tarafından tahrip edilir ve zamanla yeterli hormon üretimi yapamaz duruma gelirler. Haşimoto hastalığı her 100 kişiden 5-10’unda görülmektedir. En fazla orta-ileri yaştaki kadınlarda görülür.
Oluşmasında genetik ve çevresel nedenler rol oynar. En sık suçlanan faktörler şunlardır;
· Radyasyon,
· Selenyum ve vitamin D eksikliği,
· İyot fazlalığı, aşırı iyot tüketimi (aşırı alınması otoantikor oluşumunu artırmaktadır. Bu yüzden Haşimoto hastalarında yüksek doz iyot içeren Lugol tedavisinin yeri yoktur.
· Virüsler (Parvovirüs B19, HCV vb),
· Kimyasal maddeler (PBC, bisfenol-A, alev geciktiriciler, fitalatlar vb),
· Mikrobiyota değişiklikleri,
· Ağır metaller (kadmiyum, manganez vb)
· Stres
Hipotiroidi belirti ve semptomları, hormon eksikliğinin ciddiyetine bağlı olarak değişir. Sorunlar genellikle birkaç yıl içinde yavaş yavaş gelişir. Hipotiroidi erken evrelerde belirgin semptomlara neden olmayabilir. İlk başta, yorgunluk ve kilo alımı gibi bulgular sıklıkla gözden kaçabilir. Ancak metabolizmanız yavaşlamaya devam ettikçe daha belirgin problemlerle karşılaşabilirsiniz.Zamanla tedavi edilmeyen hipotiroidi obezite, eklem ağrısı, kısırlık, cilt sorunları ve kalp hastalığı gibi çok ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
Hipotiroidi belirtileri ve bulguları şunları içerebilir:
· Tükenmişlik
· Soğuğa karşı artan hassasiyet
· Kabızlık
· Kuru cilt
· Kilo almak
· Şişmiş yüz
· Ses kısıklığı
· Kas güçsüzlüğü
· Yüksek kolesterol
· Kaslarda ağrı hassasiyet ve sertlik
· Eklemlerde ağrı, sertlik veya şişlik
· Normalden daha ağır veya düzensiz adet dönemleri
· Saç dökülmesi
· Yavaşlamış kalp atış hızı
· Depresyon
· Unutkanlık
· Büyümüş tiroid bezi (guatr)
Hipotiroidinin teşhisi, klinik belirtileriniz ve TSH düzeyi başta olmak üzere bazı kan testleri ile konur. Düşük sT3 ve sT4 düzeyi ile birlikte TSH yüksekliği hipotiroidiyi gösterir. Ayrıca anti-TPO, anti-TG, idrarda iyot düzeyi ve tiroid ultrasonografisi de tanıda kullanılır.
Ultrasonografi tiroid bezinin yapısı hakkında bilgi verir. Hipotiroidinin en yaygın sebebi olan Haşimoto tiroiditinin tipik bir görüntüsü vardır. Ultrasonografi tiroid bezinin yapısını ve varsa iltihabı/tahribatı gösterir. Ayrıca tiroid bezinin büyüyüp (guatr) büyümediğini ve varsa nodülleri de saptayabiliriz.
Hipotiroidi tedavisinde amacımız tiroid bezinin üretemediği tiroid hormonunu dışarıdan vererek yerine koymaktır. Bunun için her gün düzenli bir şekilde ağız yoluyla tiroid hormonlarından T4 içeren levotiroksin almak gereklidir. Levotiroksin tedavisi muhtemelen ömür boyu sürecektir, ancak ihtiyacınız olan dozu belirlemek için düzenli takipte kalmanız önemlidir. Bu takip aralığı gebelerde 4-6 hafta arası, doz değişikliklerinde 6-12 hafta, bunlar dışında kalan durumlarda ise 6 ayda bir olmalıdır.
Hipotiroidi hastalarının da öncelikle genel sağlık kurallarına uygun yaşamalarını öneriyoruz. Günlük yaşantımızda otoimmun hastalıkları tetikleyebilecek çok sayıda katkı maddesi, kimyasal madde ve hormonsularla karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle mümkün olduğunca doğal ve paketlenmemiş ürünleri tercih etmeliyiz.
Haşimoto hastası olan herkesin glutensiz beslenmesi gerekmez. Haşimoto hastalığı Çölyak hastalığı olmasa bile gluten duyarlılığı ile sık görülür. Glutensiz diyet sizi rahatlatıyorsa uygulamanızda bir sakınca yoktur.
• Gluten hassasiyetini belirleyecek özgün testler yoktur. En iyisi eliminasyon diyeti (yani gluten içeren tüm ürünleri bir süre diyetinizden çıkarıp size iyi hissettirip hissettirmediğini sorgulamak) yapıp şikayetlerinizi gözlemlemektir.
• Hipotiroidi tedavisine rağmen şikayetleriniz düzelmiyorsa gluten hassasiyeti açısından değerlendirilmeniz gerekebilir.
Bir diğer tartışmalı konu selenyum takviye kullanımı. Selenyum vücudumuzda en fazla tiroid bezinde bulunur ve tiroid fonksiyonlarında rol oynayan enzimlerin (selenoproteinler) çalışması için gereklidir. Başlıca selenyum kaynakları; kırmızı et, tavuk, balık, pirinç, yulaf, fasulye, yumurta (özellikle sarısı), soğan, brokolidir. En çok selenyum içeren besin Brezilya cevizidir. Bir adet cevizde 68-91 mcg kadar selenyum bulunur. Günlük 1-2 adet tüketmek yeterlidir. Uzun süre fazla tüketimde selenyum zehirlenmesi gelişebilir. Yerli ürünlerimizden Taşköprü sarımsağı da selenyum aşısından zengindir. 10 gramında (5-8 diş) yaklaşık 64 mcg selenyum vardır. Ortalama günlük selenyum ihtiyacımız 55-75 mcg kadardır. Gebelik ve süt verme döneminde ise 70-80 mcg selenyum ihtiyacı vardır. Günlük alımın 400 mcg’yi geçmemesi gerekir. Normal serum selenyum düzeyi 70–85 μg/l arasındadır.
• Hipotiroidi veya hipertiroidi tedavisi alan hastaların rutin selenyum kullanmalarını önermiyoruz ama diyet ile yeterli selenyum almaya dikkat etmelisiniz.
• Selenyum eksikliği riski olan hastalarda (mide-bağırsak hastalıkları gibi) selenyum düzeyi ölçülmesini öneriyoruz.
• Tedaviye rağmen tiroid hormon düzeyleri normal düzeye gelmeyen hastalarda selenyum düzeyi ölçülmelidir.
• Haşimoto hastalığı saptanan ama henüz tedavi başlanmamış hastalarda otoimmuniteyi baskılamak için bir süre selenyum desteği verilebilir.
İyot, tiroid hormonlarının yapımında kullanıldığı için vücudumuz için çok önemlidir. İyot düzeyine bakılmadan kısıtlama yapılmasını veya takviye alınmasını önermiyoruz.
Antioksidan özellikleri güçlü olan nar, ayva, sarımsak, soğan, kırmızı lahana ve pancar gibi besinleri mutlaka tüketmenizi öneririz. Çünkü tiroid bezinizde devam eden yangını azaltmak için antioksidanlara ihtiyacımız var
Karalahana gibi bazı sebzeler, iyot emilimini engelleyen tiyosiyanat içerir. Ciddi iyot eksikliği olmadığı sürece soya, karalahana, lahana, brokoli ve karnabahar yemek, guatrojen yani tiroid bezini büyütücü etki göstermez. Ayrıca pişirildiklerinde bu etkileri azalmaktadır. Bu nedenle güçlü antioksidan özelliği olan bu sebzeleri aşırı miktarda olmamak şartıyla tüketmenizde herhangi bir sakınca yoktur.
Tiroid hormon metabolizması pek çok element ve enzim ile yürütülen mükemmel bir mekanizmadır. Bu metabolik süreçte iyot, selenyum, demir, vitamin D, çinko, bakır ve manganez rol oynar. Bu elementlerin çok az miktarı bile genelde yeterli olduğu için sağlıklı kişilerde eksikliklerine sık rastlanmaz. Fakat bağırsak emilim sorunları veya beslenme bozuklukları gibi birtakım hastalıkları olan kişilerde ayrıntılı değerlendirme yapmamız gerekir. Bir de ilaçlarını uygun kullandığı halde tiroid hormon düzeyleri normal seviyeye gelmeyen veya tiroid hormonları normal olduğu halde şikayetleri devam eden hastalarımızda daha ayrıntılı incelemeler yapıyoruz.
Son yıllarda bağırsak mikrobiyotasının çeşitli hastalıkların gelişminide rol oynadığı gösterilmiştir. Hipotiroidi hastalarında da bağırsak bakterilerinden Laktobasil ve Bifidobakterlerin sayılarının azaldığı saptanmış. Henüz yeterli sayıda çalışma olmasa da probiyotik kullanımı ile yorgunluk, TSH ve ilaç doz düzeltme ihtiyacınında azaltma gibi olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Eğer eksilik saptanırsa alabileceğiniz takviyeler;
· İyot
· Vitamin D
· Selenyum
· Demir
· Çinko
Biz hastalarımızın ezbere bir takım takviye ürünleri kullanmalarını önermiyoruz. Gereksiz ilaç alımına karşı olduğumuz gibi gereksiz destek ürünleri kullanımına da karşıyız.
Telif Hakkı © 2023 ENDOBİLGİ - Tüm Hakları Saklıdır.
GoDaddy Destekli
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.